25 Haziran 2021 Cuma

KAYIP TANRILAR ÜLKESİ/ Ahmet Ümit


 ARKA KAPAK

Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin olaya dahil olmasıyla heyecanın dozu gitgide artıyor.

Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı’nın gölgesinde mitlere günümüzde yeniden hayat verirken, suçun çağlar ve kültürler boyu değişmeyen doğasını bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

“O yüzden unuttuk dediğiniz yerden başlayacağım. Unutmanın bedelini ödeyecek unutanlar. Cezaların en şiddetlisiyle ödüllendirilecek saygısızlık yapanlar, kalbi yerinden çıkarılacak beni kalbinden çıkaranların, yüzlerinin derisi yüzülecek benden yüz çevirenlerin…”


ALINTI

"Çünkü insan denen mahlukun en önemli niteliklerinden biri unutmaktı. İyiliği de kötülüğü de, acıyı da mutluluğu da, korkuyu da sevinci de unuturlardı. O yüzden aynı hataları tekrarlardı."

"Çocuklarından nefret edenler sonsuza kadar nefretle anılacaktır. İster ölümlü olsun, ister ölümsüz, kendi soyuna ihanet edenler, ihanetin en korkuncuyla cezalandırılacaktır."


YORUM"Bilgelik yaşanılmış olanı anlamakla başlar, ki zaten geçmişi bilmeyen bugünü kavrayamaz. O yüzden kahinler gelecekten çok geçmişte neler olduğuna bakarlar. Geçmiş, geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır."



YORUM

"Babasının gölgesinde yaşayan çocuklar asla büyüyemezler. Babasına muhtaç olanlar hiçbir zaman özgür olamazlar. Babalarının merhametine sığınan oğulların yaşamaya hakları yoktur."

Mitoloji ve arkeolojiyle bütünleşen edebi bir polisiye eserini okumak uzun zamandır aradığım bir eser olduğunu okuyana kadar fark edememiştim. Ayrıca sevdiğim bir kalemden okumak ise ayrı bir zevk yaşattı.

Kayıp Tanrılar Ülkesi, Almanya-Berlin de Yunan Mitolojisinin izlerini, hikayesini taşıyan bir cinayete tanık oluyoruz. İşlenen cinayetin birçok nedeni olabilir. Berlin Emniyet müdürlüğü baş komiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker'in bu sıra dışı olayın çözümlemesini okumak oldukça heyecan verici.

Kitap içerisinde Zeus’un gözünden bir Olimpos turuna da çıkıyoruz. Olayları anlayabilmek için yapılan bu bölüm o kadar sürükleyici ve etkileyici ki bu bölümler olmasaydı eminim eser çok sönük kalacaktı.

Ayrıca mitoloji dışında değinilen, Berlin’de yaşayan Türkler ve yabancılar topluluğunu, geçmişte kötü bir soykırımla anılan Nazileri, Türklerin ve Avrupalıların arkeoloji çalışmaları kapsamında karşılaştırılmaları gibi birçok konuya yer verilmesi oldukça geniş bir alanda çarpıcı bir eser olduğunu tekrar göstermekte.

Gelelim polisiye kısmına, yeni bir karakterimizle karşı karşıyayız. İlerde devam eder mi bir bilgim yok ama çeşitlilik fena sayılmaz. Türk asıllı Almanya vatandaşı baş komiser Yıldız Karasu. 

Yıldız'ın cinayet mahallinde gösterdiği tutumlar oldukça cezp edici olmasına rağmen katil adaylarına gösterdiği tutumlarının tutarsızlığı, olay yerinin detaylandırılmaması gibi eksikler vardı. Yani Nevzat baş komisere alıştığımdan mı bilemiyorum ama biraz sönük kalmıştı.

Cinayet sebeplerinin çok fazla nedene sahip olması heyecanı ayakta tutan bir etkendi lakin ortalara geldiğimde  nedenleri gözden geçirince aslında katilin bariz bir şekilde belli olması polisiye konusunda tatminsizlik yaratmadı dersem doğru olmaz.

Şöyle genel bir özet yapacak olursam esere verilen emeği gerçekten hissedebiliyorsunuz ki yazarı da takip eden biri olarak uzun bir süreç içerisinde yazıldığı su götürmez bir gerçek. 

Ve son sayfalarda çok güzel bir sürpriz sizi bekliyor. Ben oraya geldiğimde oldukça sevinmiştim. 

Çok fazla uzatmadan kesinlikle okumalısınız dediğim bir eser oldu Kayıp Tanrılar Ülkesi..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder