20 Nisan 2021 Salı

AFEL/ Nusret Kosova

ARKA KAPAK

Tek bir sesle aydınlandı içimdeki bitmek bilmeyen o gece. Işıklar içinde şimdi dünyadaki kimsesizliğim, annesizliğim, babasızlığım, kardeşsizliğim, memleketsizliğim ve çaresizliğim... Bu ses babamın “Hadi oğlum” demesi gibi döşeğimin yanı başında, elleri saçlarımda. Bu ses annemin bir işe başlarken zikrettiği “Bismillah” gibi her daim abdestli ağzıyla. Bu ses abimin tel örgüler ardında “Sus ana yalvarırım” derken titreyen sesi gibi. Bu ses beyaz, bu ses bembeyaz... Bu ses şimdi tüm kimsesizliğiyle kimsesizliğimde budak budak dal vermeye hazır isyanlara gebe bir çınar ağacı gibi...

Geçmişle bugün arasındaki savaştan kim galip çıkacak? Aşk mı mantık mı? İntikam mı vicdan mı?

AFEL, toplumun en derin yaralarını sıra dışı bir üslûpla ele alırken okurları da içsel bir sorgulamaya itiyor. Büyük sırrı çözmek için yalnız değilsiniz üstelik; Hayyam’ın unutulmaz dizeleri de bu gizemli yolculukta size eşlik ediyor...


ALINTI

"..duyana değil de dinlemek isteyene öyle şeyler anlatabildiğini gördüm ki işte o zaman onun bir ömür susmasının haklı sebebini gayet iyi anladım."

" 'Her şeye rağmen iyi insan ol.' demişti, iyiler kazanır hep değil mi dediğimde ' İyiler hep kaybede, uğruna öleceğin şey kazanmaya değer değil kaybetmeye değer bir şeyse kazanan olursun.' "

"Görünen şeyin gerçekliğine yakın olması için mi yoksa kendine yakın olması için mi yapar tablosunu bir ressam? Hangi renk daha güzelleştirir bir resmi? Beyaz olan en zoru mu yoksa en kolayı mı?"

"Doğru vicdan savaşı. Bu, vicdanı olmayanların düzenledikleri savaştan kaçan insanların merhamet umuduyla geldiği şehirde yaşadıkları vicdan savaşı."



YORUM

Geçmiş geçmemiş olan mı yoksa geçilmiş gibi yapılan mı? 

Polisiyenin tarihle harmanlanması Türk yazarlarda en sevdiğim özelliklerden birisi. Normalde tarihle pek aram yok aslında, lakin bu tarz bir kaleme sahip eserlerde okurken aşırı zevk alıyorum. 

Cinayetlerin aynı tarzlarda işlenmesi akıllarda birçok soru oluşturmakta. Maktullerin özenle seçilmesi ve Hayyam dan rubailer bırakılması işin en ilginç yanlarındandır. Ayaz komiser ve ekibi bu işin sonunu getirebilecekler mi?

Aslında polisiye nazarında değerlendirmek istemiyorum daha çok tarihi bakımdan, insanlığın başından beri süregelen olaylar açısından değerlendirmek daha doğru olabilir. 

Başından sonuna kadar her bir  karakteri anlamak, tanıyabilmek geçmişlerinin getirisi olan hayata bakış açılarını deneyimlemenin sonucu oldukça keyifliydi. Kitap bitiminde hatırlanacak bir sürü karakter kaldı. Yazarın kaleminin sağlamlığını burada anlamaya başladım.

Bizim en büyük sorunumuz aslında insan olabilmek. Kimileri dini yüzünden kimileri ten rengi yüzünden kimileri milleti yüzünden dışlanmakta. Sadece belli başlı şeyler bunlar tabi.. Yılların değişmesi sadece sayıların değiştiğini gösteriyor aslında. Şimdi aklınıza ilk gelen bir toplum sorunu veyahut kişisel bir problemi getirin. Bunu bir kenara not edin.

Yıl 2021 bilgiye ulaşılabilir olduğu en yüksek noktalarındayız, teknoloji deseniz oldukça ileride aynı keza. Yani neredeyse her şey elinizin altında. Geçmişi öğrenmek isterseniz %100 olmasa da büyük bir oranda doğru bir şekilde ulaşabilme şansınız var. Gelecek deseniz geçmişle bağlantılı olmasının yanı sıra sonsuz bir olasılıklar kümesi. Peki biz neler yapıyoruz? 

Aklınıza gelen o sorun hala devam ediyor değil mi? İlerleme kaydedilmiş olabilir ama hala o sorunu yaşayan bir kişi de olsa var. İşte mesele tam olarak da bu. Bir şeyleri kalıba sokup insanların hayatını bu dünya da cehennemi yaşatıyor olmamız. Ben veya sen etkilenmiyorsun diye bir başkasının da etkilenmediğini düşünmeyi bırakmalıyız. 

"Bahane çok evlat. Namus der yaparlar, ırk der yaparlar, şeref der yaparlar, terör der yaparlar, dava der yaparlar, din der yaparlar.. Bahaneden bol ne var ki işlenen günaha?"

Benim oldukça keyif aldığım bir eserdi, Afel. Şans vermeniz, deneyimlemenize değer bir eser. Umarım yollarınız kesişir ve bu yolculuktan keyif alırsınız.

 Farkındayım konuya çok girmedim, hatta değinmediğim birçok kısımlar var. Bunun iki sebebi var aslında eser içerisinde tek bir konu yoktu bir yeri yazsam diğer yerden kesitler olacağından pek değinmek istemedim ve daha çok üzerimde bırakan etkilerine, düşüncelere bir nebze değinme isteğiydi. 

Kitapla kalın..

8 Nisan 2021 Perşembe

HAYATIN KADINLARI/ Pınar Cumalı

 ARKA KAPAK

Annesinin hüküm giymesi sebebiyle hapishanede doğup büyüyen Hayat sonunda özgürlüğünü elde eder ve bir avukat olarak yepyeni bir hayata yelken açar. Ancak geçmiş dediğimiz şeyin bir gölge misali sahibini asla bırakmayacağından habersizdir.


Kendini bulduğu aşk üçgeni içerisinde vereceği kararlara paralel geçmişiyle yüzleşecek ve annesi Kader’in izinden gidip gitmeyeceği, onun izinden istemeyerek de olsa gitmiş, daha doğrusu buna mecbur bırakılmış diğer mahkûm kadınların yaşam öyküleri neticesinde şekillenecektir.


Elinizde tuttuğunuz bu çarpıcı roman, birey olmasına izin verilmemiş kadınların kulak ardı edilen acıklı hayatlarını tüm gerçekçiliği ile işlerken, tüm bu kadınların usta bir kurguyla nasıl Hayat’ın çevresinde toplandığına hayret ettiriyor.


ALINTI

".. bir kadın kendini savunmuyor ve susuyorsa sakladığı ya da korktuğu bir şeyler olduğuna o da inanıyordu."

"Adalet vicdanla doğru orantılı mıdır? Yoksa adalet vicdanı olmayanların elinde diye mi senin gibi binlerce suçsuz kadın ömrünü o deliklerde çürütüyor?"

"Ben kendime bir dünya yaratmış içinde insanları nasıl görmek istiyorsam öyle görmeye başlamışım. Asla gerçekleri göremediğim onca yıl.."

"..sadece insan olduğu için değer gördükleri, sorgusuz sualsiz sevildikleri, eksik yanlarını tamamladıkları bu hapishane arkadaşlarını bir ömür unutmuyorlar, orada olmuş bağları asla koparmıyorlardı."



YORUM

"Adıyla tezat bir yaşam.. Adım Hayat Güler ama hayat bana hiç gülmedi."

Hayat, Hayat Güler. Annesi cinayetten hüküm giyen bir kadın. Yaşamını hapishane de açan ilerleyen yıllarda hayatın gerçeklerini doğrusuyla, yanlışıyla deneyimleyerek öğrenecek onlarca insanlardan yalnızca biri.

Hayat yeni bir sayfa açarak yeni yaşamını, geçmişini unutarak ilerlemeyi tercih etse de işler düşündüğü gibi ilerlemez. Geçmiş hala geçmemiştir çünkü. Avukat olan Hayat, staj yaptığı büroda bir meslektaşının tez çalışması ile kapanmayan geçmişin kapılarını belki de kapatacak bir çalışmaya adım atar.
Suçsuz yere hüküm giyen kadınları adaletin varlığına, hakkın, hukukun varlığını göstererek ikinci bir şans için uğraşacaktır.
Yok öyle bir takım elbise giydi iyi hal indirimi, yok öyle yemeğin salçasını az koydu diye evin dengesini bozdu diye iyi hal indirimi, yok öyle kadın dediğin sesini çıkarmaz hep susar indirimi..

Cinsiyet hiçbir zaman haksız bir neden değildir. Her insan, insan olduğu için yargılanır. Erkekmiş yapar, kadınmış yapmaz diye bir kural ne gördüm ne de duydum. Duymayı da reddediyorum..

Kadın olmak sadece yaşadığımız bu ülkede değil her yerde zordur. Yüzyıllardır gelen bu ataerkil bir yaşam biz kadınların yaşamını oldukça zorlayıcı bir etkisi vardır. Günümüzde hala kültür olsun, töre olsun o olsun bu olsun bir sürü bahane öne sürerek bir sürü suçsuz kadının hayatını karardığına şahit oluyoruz. 
Bu durumların yaşanma sebebi bana hiçbir zaman mantıklı gelmedi, gelmeyecekte. Ama öncelikle hiçbir zaman kabul etmeyeceğim bir durum var ki.. Bir kadının yaşamını hemcinsi tarafından baskılanmasını asla kabul edemem. Kadının en büyük yarasını bir başka kadın açıyor.. 

Yazarın ele aldığı konu benim için oldukça anlamlı ve özeldi. O kadar çok hikaye var ki aslında bizim bilmediğimiz, neler neler oluyor biz göremiyoruz. Gördüklerimiz de zaten yeterince yaralıyor orası ayrı bir konu tabi..

Kaleminin akıcılığı, üslubu, seçilen karakterin baştan aşağıya özelliklerini yansıtma şekli olsun oldukça sağlamdı. Hayatın yaşama tutunma çabaları, deneyimsizlikleri veya deneyimleri ile ilerleyerek kendi hayatını rayına oturtma çabaları gerçekten muazzam yansıtılmıştı. 
Başlarda birkaç olayda rahatsız olmama rağmen ilerleyişinde bu rahatsızlığın yerine rahatlamaya bırakışı, kaleminin aslında ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi bana göre..

Kaleminin daim olması dileğiyle..

6 Nisan 2021 Salı

OYUN-BOZAN/ Harlan Coben


 ARKA KAPAK

Spor menajeri Myron Bolitar kariyerini zirvesindeydi. Acemi oyun kurucu ve Myron’ın değerli müvekkili Christian Steele de öyle. Ama Christian, polis de dâhil olmak üzere herkesin öldüğünü sandığı eski kız arkadaşından bir telefon alınca işler çığırından çıktı. Bir ailenin dramını, bir kadının sırlarını ve bir adamın yalanlarını ortaya çıkarmak üzere kolları sıvayan Myron, imaj ve yeteneğin insanı zengin ettiği ama gerçeğin insanları ölüme bile götürebildiği, bu sektörün karanlık tarafında buluvermişti kendini.

Zeka ve gizemin kol kola girdiği bu romanlarıyla Edgar Ödülü’ne layık görülen Harlan Coben kalemiyle, gerilim romanlarının en şaşırtıcı ve en karmaşık karakterine, Myron Bolitar’e can vermiş. Bu kitabı okurken çabuk öfkelenen ama özünde yufka yürekli bir spor menajerinin her sayfada sizi içine çeken ve ön görülmesi imkânsız sahne şovuna tanık olacaksınız.


ALINTI

"Kellene fiyat biçmişler. Seni ortadan kaldıracak kişiye 30 bin dolar vereceklermiş."

"Otuz bin mi? Benim değerim bu muymuş yani? En az altmış yetmiş bin olmalıydı."

"Ekonomik kriz dostum. Zor günler yaşıyoruz."

*

"Bir politikacı için dürüstlük neyse, bir haydut için de ahlak odur."

*

"Tanrı kötülükleri eşit dozda dağıtmıyor maalesef. Bazı aileler hiç yara bere almadan hayatlarını sürdürür, bazıları ise kan revan içinde kalırlar."



YORUM

Myron Bolitar serisinin ilk kitabı, Oyunbozan..
Spor menajerliği yapan Myron'un ünlü oyuncularından birinin geçmişinden kalan üzücü bir olayın günümüzde tekrardan hortlamasıyla hem oyuncusunun kariyeri hem de kişisel olarak bu meseleyi ele alır.. Gizemli bir ölümün perde arkasında hangi sebep yatmakta ?

Kitabın başlarında ne olduğunu, nasıl bir polisiyenin içine düştüğümü çözememiştim. Spor menajerliği, dedektiflikle ne alakası var vs.. Dağın görünen kısmının ufak bir kısmıymış aslında. Yer yer Myron'un geçmişine değinilmesi ile merakı cezbediyor..

Asıl olayın başlaması ile yazar istediğim şeyleri de verdi, Gizem, gerilim ve macera.. Beklentimin karşılanmayacağını düşünmüştüm başlangıçta ama korktuğum başıma gelmedi. Kalemin üslubu, karakterlerin oluşumu, sürükleyiciliği ve polisiye bakımından oldukça kalemi sağlam bir yazar olduğunu gösterdi.

Polisiyenin olmazsa olmaz şeyi nedir? Tabi ki ayrılmaz ikili.. 
Myron'un zekasını mizah ile örtülmesi, Win'in psikopatlığı ile güzel bir ikili oluşturmuş yazar..
O kadar sürükleyici bir dili vardı ki ne ara okudum, ne ara bitti anlamadım bile.. 

Ve en önemlisi cinayet sebebi.. Veya sebep olarak gözüken bazı saçmalıklar.. İçeriğinden bahsederek okuma şevkinizi kırmak istemiyorum.. Ve çok fazla uzatmadan burada yorumu bitiriyorum.

Harlan Coben 'in kalemi ile nihayet tanıştım. Seriye devam edecek kadar merakı oluşturduğu için ayrı bir puan aldı :)

İkinci kitapta görüşmek üzere.. Kitapla kalın