2 Kasım 2021 Salı

BİR ZAANATLA BEKLENMEDİK KARŞILAŞMA/ Stefan Zweig

 ARKA KAPAK

Stefan Zweig, bu kez gündelik yaşamın içinde yatan gizil bilgeliği keşfe çağırıyor okurunu. Kahramanımız, duyduğu taşkın merakla Paris'in nehir gibi akan kalabalığına karıştığında kentin ona nasıl sürprizlerle yanıt vereceğinden habersiz görünüyor. Sherlock Holmes bakışıyla insan portrelerini çıkarırken birden gözleyen ile gözlenenin, av ile avcının, öğreten ile öğrenenin yer değiştirdiği baş döndürücü bir çalkantı içinde buluyor kendini. Ya da tam tersi, bu kez Viyana Prater'de, durağan ve süslü yaşamından gündelik yaşamın sıradanlığına kaçan bir kahramanda özgür aşkı, toplumun kaygısız doğasını hatırlayışı okuyoruz. Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma ve Prater'de İlkbahar, Zweig'ın en küçük ilişkilerin içine nüfuz eden, en sıradanın içindeki zenginliği gören gözlem yeteneğine çarpıcı iki örnek.


YORUM

Dışarı çıktığınız zamanlarda bir bankta otururken veyahut kafede otururken kişiler hakkında gözlemler yaparak hayatlarına dair 'kimim ben' oyununa benzeyen düşüncelere dalmıştır. Eğer öyle biri değilseniz denemenizi tavsiye ederim :) Benim en sevdiğim aktivitelerden biridir. Bazen çok ileri gidip aklımda ki kişilikte mi öyle bir yaşam mı sürdürüyor, ne kadarını tutturdum diyerek insanlarla tanışıp merakımı da gideriyorum. Tabi çoğunlukla hayalimde ki gibi kalıyor. Orada kalması daha iyi :)

Stefan Zweig bu basımında yer alan iki öykü mevcut. Birisi kitabın ismini alan Bir Zanaatla Beklenmedik karşılaşma diğeri Prater'de İlkbahar.

İlk öykümüz Paris'in o görkemli sokaklarından birinde kafede tek başına oturan karakterimizin çevresinde bulunan insanları gözlemlerken karşısında oldukça daha önce görmediği bir profil bir karakter çıkmasının ardından yaşanılan derin bir gözlem, akıl almaz bir merakla bir insanın peşine takılıp gittiğinizde nerelere götürebileceğini ele alınan bir öykü.

İkinci öykümüzde aslında yine bakış açısını ele alan bir öykü. Karakterimizin dolabında eski yaşamından kalan sade, düz elbisesini giyerek sokaklara sadece bir kıyafetle görünmez olduğunu, eski yaşamında neler yaşadığını hatırlatıyor olması oldukça ilginç aslında. Sonuçta bir kıyafet değil mi? Bu öykünün diğer sevdiğim kısmı var olduğumuzu nasıl gösterebiliriz veyahut gösterebiliyor muyuz? düşüncesiydi. En azından aklımda böyle bir düşünce oluşturdu.

İki öyküsünün de ortak noktası gözlem ve bakış açısı. İki öyküsünde derin bir içerik sizi bekliyor. Ufak detaylar  bazen anahtarı kaybolmuş kapı gibidir. Anahtar yerinde yoksa sizleri farklı araçlara iter.

Zweig 'in eserlerini yavaş yavaş tamamlamak arada Zweig enerjisini almak benim en sevdiğim aktivitelerden. Bu öykülerinde yine keyif ve düşüncelerle dolu bir saat yaşattığını söyleyebilirim. Kalemi basit diyenler olabilir lakin verdiği keyif ve anlamlar basit olmadığını tekrardan dile getirip yorumu burada bitiriyorum.

Kitapla kalın..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder