18 Aralık 2020 Cuma

KEŞKE UNUTSAM/ Bihter Dinçel


ARKA KAPAK

“Elinde tutmuş olduğun kitabı bir kuzgun yazdı. Kapakta adı geçen kadın, ben dosyamı kafamda tamamlayınca yazıya dökme konusunda bana yardımcı oldu, o kadar. Emsalim olmadığı için adımı kapağa yazamazlarmış, öyle dediler. Ben bu ‘emsalsizliği’ iltifat olarak kabul ettim efendim ve, ‘Peki tamam, kadının adı olsun!’ dedim. Bu sebeple kapakta Kadının Adı Var.”

Kuzgun.

Geçirdiği kaza sonrası hafızasını kaybeden bir kadın, komadan yeni çıkan bir adam ve yıllar yılı hastanenin bahçesinde binbir hikâyeye şahitlik eden bir Kuzgun’un yedi gün, yedi renk macerasına hoş geldiniz! İnsanlar birbirleriyle tanışırken önce isimlerini söylerler, sonra ellerini uzatıp tokalaşırken, “Çok memnun oldum,” derler. Peki bu işteş eylemin tarafları kim olduklarını, geçmişlerini, hatta isimlerini dahi hatırlamıyorlarsa? Onlar ortak kaderlerine ağlamak yerine bunu, hatırlamalarına yardımcı olacak eğlenceli bir oyuna çevirmeye karar verirler: “Senler ve Benler Oyunu.” Her gün aynı bankta, aynı saatte buluşup başka yaşamlara, geçmişlere dahil olurlar.

Oyuncu ve yazar Bihter Dinçel toplumsal hafızanın süzdüğü tortuların izinde, “neyi”, “nasıl” hatırladığımızı irdeliyor. İncelikli üslubuyla rotasını hepimizin hatırladığı, tanıdık bir geçmişe kırıyor ve kırılmış hayallere, tamiri mümkün yaralara, hakkıyla yaşanamamış aşklara hak ettikleri itibarı iade ediyor. Eski ve yeninin, hatırlamak ve unutmanın harmonisinin başrolde olduğu Keşke Unutsam’ın tesirli kurgusu, okurunu sonu başka başlangıçlara gebe bir maceraya davet ediyor.

YORUM

Ölmek için gün sayan bir kuzgun hayal edin. 27 yaşında ölmenin çok güzel bir şey olacağını düşünmek tam da bizim  Kuzgun a yaraşır bir düşünce :) Nereden senin Kuzgun oluyor Beyza.. Bende bilmiyorum nereden oluyor, hemen kapıldım kendisine. Kuzgun mu diye soru işaretlerini görebiliyorum. Evet, bir Kuzgun. Olayımız baş karakteri bir Kuzgun dersem abartmış olmam bence. O olmasaydı bu hikayede olmazdu.

 Maalesef başından geçen talihsiz bir kaza sonucunda bir kanadı yaralı kaldığı için uçamıyor. Kendisini kurtaran doktorun çalıştığı hastane de bir ağaç üzerinde hayatına devam ediyor. Daha doğrusu artık ettirmek istemiyor. Neden sorusunun cevabı eseri okuduğunuzda anlayacaksınız. Sadece Kuzgunumuzun derdi yok tabi .. 

Hafızanızın kaybolduğunu düşünün ve isminiz dahil hiç bir şey tanıdık gelmiyor. Ufak tefek detaylardan bir şeyler hatırlamaya çalışıyorsunuz. Ne kadar çıldırtıcı geliyor kulağa değil mi ? Özellikle tek başınaysanız. Bir kadın ve bir erkek ikisi de bir kaza sonucu hafızalarında problem yaşayan hastalar. İkisinin de kaldığı hastane aynı hastane belki tesadüf belki de değil. Bazen derdin de dermanında da aynıdır. Fark etmen geç olabilir belki de hiç fark edemezsin öylece sürüp gider.

Hafızalarının yerine gelmesi için kendilerine bir oyun buldular, senler ve benler adlı bir oyun. Her hikayede bambaşka karakterler bambaşka hayatlar yaşadılar. Hafızaları yerinde olmayan insanların nasıl böyle bir hikaye oluşturduklarını sonunu okuduğunuzda şaşırmayacaksınız. Şuan bile bilincimizin ne kadarına hakimiz ki? 

Daha ilk sayfasından benim için çok güzel, keyifli başlamıştı. Öyle de devam etti. Bihter Dinçel'i oyunculuk yönünden denk gelmiştim ve sevdiğim bir oyuncuydu. Ve kitabını gördüğümde hem sevinmiştim hem de şaşırmıştım. Kitabını da tabi ki çok sevdim. Kalemi sağlam bir yazar. Kaleminin devamını da görmek isterim açıkçası. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder