14 Temmuz 2021 Çarşamba

SİMYACI/ Paulo Coelho


 ARKA KAPAK

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâ­nâ'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.


Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir "nasihatnâ­me"; "Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?" gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. 


Simyacı'yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp, güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.


ALINTI

"Basit şeyler, en olağanüstü şeylerdir ve yalnızca bilginler anlayabilirler bunları."


"Bana öylesine alıştılar ki, saat düzenimi biliyorlar, dedi kendi kendine alçak sesle. Bir an daldıktan sonra, 'Tersi de olabilir, 'diye düşündü. Hayvanların saat düzenine belki de kendisi alışmıştı."

".. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz."


YORUM

"Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evren'nin Ruhu'nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir."

Santiago ta en başından seçtiği meslek ile kendi yüreğini dinleyen ve amacından vazgeçmeyen bir karakter. Çobanlık yapan Santiago, koyunların kırpılması için Tarifa da bir yün tüccarına gitme zamanında terkedilmiş ve bir zamanlar ayin eşyalarını konduğu yerde kocaman bir firavuninciri büyümüş olan kilise de konaklar. Burada uykuya dalar ve haftalardır gördüğü düşün aynısını burada görür. Bu düşün bir anlamı olması gerektiği düşüncesi peşini bırakmaz ama bir düşün peşine de düşmek macera sever kendisine bile biraz uçuk gelir.

Tarifa’ya geldiğinde düş yorumcusu bir yaşlı kadının olduğunu anımsar ve yaşlı kadını yanına gider. Falcı kadın Santiago’yu çok şaşırtır. Santiago’nun Mısır piramitlerine gideceğini orada bir hazine bulup zengin olacağını söyler. Falcının yanından ayrıldıktan sonra kasabada bir sırada otururken Salem Kralı olduğunu söyleyen yaşlı bir adamın yanına oturur. Falcı kadının söylediklerinin benzerlerini o da dile getirir. Santiago tabi ki falcı kadının dediklerine kulak asmadığı gibi bu kralım diyen kişiyi de önemsemez. Lakin  Salem Kralı Santiago'nun kendisi dışında kimsenin bilmediği olayları anlatması ile krala inanır. Ve Mısır piramitlerine olan yolculuğu başlar.

Simyacı çok satanlar listesinden düşmeyen bir kitap. Yazarın kalemini aslında çok başarılı buluyorum ve seviyorum lakin Simyacı eserini erteleyip duruyordum. Okuyup bitirdikten sonra iyi ki bekletmişim dediğim bir okuma yaşadım. Okuduğum dönemden kaynaklı benim üzerimde bıraktığı hissiyat çok değerli ve anlamlıydı. 

Karakterin bu kadar içten yaratılması okumayı kolaylaştırdığını dile getirebilirim. Verilen kararlar, kazanılan deneyimler, öğrenilen bilgiler ile dolu dolu bir eser Simyacı.

 Popüler olmasının sebebini anladım hem bu kadar yalın hem bu kadar içten bir karakterin varlığından ötürü insanlar bu kadar sevmiş. Tam hayattan kopmuşken tekrar bağlanma kitabı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder