12 Nisan 2020 Pazar

SAKIN GEÇ KALMA MUALLA/ Atakan Kelleci

ALINTI

"Yazmak, bildiğinden olur, gördüğünden, değdiğinden... Yazıyorum işte salıncak gibi bir tabureyle salınmayan hayalime."

"İnsan nasıl unutur Mualla?
Bir ölü neresini hatırlar aşkın?
Bir ölünün neresi unutulur?
İnsan nereden başlar unutmaya?"

"Aşk bir uydurmaysa, bunu ilk kim uydurmuştu?"

"Sonunda bu hayat denen şeyden tam bir şeyler anlayabildiğini hissettiğinde tekrar duvara çakılıyordu. Ağzının tadı yerine gelmeye başlamadan tekrar acıyordu."

"Erken gitmek, gelmemek gibidir Mualla. Sen gelmediğin için bilmiyorsun belki de. Bilmiyorum, diyorsun. Bilmeyince yeryüzü yerde kalmıyor Mualla, tabanları çatlıyor insanın."

"Benim bildiğim Mualla bana bunu yapmazdı, demek bilmediğim bir Mualla daha vardı, Mualla'mın benden ustaca, sinsice gizlediği başka bir Mualla."

ARKA KAPAK

En çoğul yerim Mualla,

İnsan başka hikâyeleri merak edince, öznelikten çıkınca, çatısı akınca, gençleşmiyor. Daha fazla gülmüyor, yaşam güzelleşmiyor. Merak ettiği o başka hikayede kalma telaşı kendi hikayesini öldürüyor. İnsan hızla katilleşiyor.

Bazen evet, ben de öfke nöbetleri geçiriyorum. Günde bir dilim ekmek yemekle başladığım yas tutma törenim uzuyor. Çünkü, senin olmadığın bir mutfak masası bana çok kederli geliyor.

Arada kahve içiyorum Mualla, şekerli hem de. Arada sana aldığım krakerlere bakıyorum, hepsi kabında. Tarihi geçti hepsinin. Elbette sana yenisini alamayacağım. Sen gelince aklıma, dursunlar istiyorum tezgahta. Onlar durdukça sen kapıyı açacakmışsın gibi oluyor. Bu ne aciz bir bekleyiş Mualla! Umut diye dört harfli bir kelimenin hissiyatı ne garip…

Halıya baktım bugün uzun uzun Mualla. Desenleri özenle seçtiğimiz yerlerine, rengine, şekline.. İçindeki kareleri birer birer saydım. Saydım da saydım. Ben saydım, saat ilerledi, sen gelmedin. Terliğinin sesi, çakmağının sesi, seslenişinin sesi hiç duyulmadı.

YORUM

"Muhsin aşkı biliyordu, Muhsin sadece Mualla'sını biliyordu."

Muhsin ve onun yirmi yıllık gitmeyen aşkına ortak oluyoruz. Bazen mektuplara bazen şiirlerle öyküsünü derinleştiren yazarımızı kalemini çok sevdim. Akıcı, bunaltmayan ve kurgusu oturmuş bir eser.

Eserin içeriğine çok girmeyeceğim. Okuduğunuz zaman iyi ki okumuşum dedirten bir eser olduğunu söylesem?

Muhsin'i bu kadar yaralayan, bu kadar yaşarken yaşatmayan birini sevmek.. Peki neden sonu böyle bitti? Açıkçası sonunu okuduğum zaman 'Ah be Muhsin' demekten kendimi alamadım. Ah be Muhsin..

Okurken duyguları bu kadar hissettiren kalemler çok nadir. Özellikle benim gibiler aşkı sadece kitaplarda inanan, seven birileri bu hikayeyi seveceğine eminim.

Çok uzatmadan yorumu burada bitiriyorum. 
Size tavsiye siz de Mualla gibi  siz de bu hikayeye geç kalmayın..

Sevgi ve kitapla kalın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder