ARKA KAPAK
Her gün olduğu gibi bu sabah da akrebi, yelkovanı, zamanı ve önemi olmayan saatlerinin zili çalınca yataktan kendilerini sökerek kalktılar. Ayaklarını soğuk, yılanımsı terliklere sokarak uzun süredir kimsenin tatlı tatlı süzmediği suratsız suratlarını aynanın önüne koyup, çirkin dişlerini fırçaladılar. Hepsine birer vahşi batı hüznü boca eden enine çizgili Daltonumsu pijamaları düzgünce katlayıp dolaba koydular ve onlara birer nikâh töreni sıkıntısı iğneleyen gri takımlarının içini etleriyle, etleri tutan kemikleriyle doldurup çölün ortasında rüyaların yazıldığı yere doğru süresi belirsiz bir otobüs yolculuğuna çıktılar. Evet, onlar birer rüya yazıcısıydı ve Dünya gezegenindeki insanların rüyalarını yazıyordu…
Hepimiz rüya görürüz ve bunun çok da kafa yormadığımız birtakım sembollerle ilgili olduğunu düşünürüz. Mesela psikanalizin kurucularından Sigmund Freud'a sorsak bilinçdışına doğru çekmeye başlarız kürekleri. Çünkü ona göre rüyalar, sert dalgaların çarpıp aşındırdığı kayalar gibidir. Şimdi bir kenara bırakalım tüm bu metaforları. Ya birileri günlük yaşamlarımızı izleyip biraz paşa gönlünce biraz da kurallara göre yazıyorsa rüyalarımızı?
Hürer Ebeoğlu kalemini bambaşka bir evrene çeviriyor ve bizleri birbirinden orijinal rüya yazıcıları ile tanıştırıyor. Rüyaların Yazıldığı Yer absürt mizahın engin sularında sıra dışı, biraz da mantıkdışı bir maceraya demir atıyor. İyisi mi siz en güzel yerinde kesilmeyen rüyalar için sayfaları çevirmeye başlayın!
YORUM
"Yaşam, içinde siyahla beyazı barındırdığı için güzel ve eşsiz. Sen siyahı yaşadın. Beyaz da var."
Herkes hayatının bir döneminde rüya görmüştür. Bazılarımız oldukça ilginç olaylar silsilesi yaşar, bazılarımız dizi çeker, bazılarımız gerçek yaşama dair rüyalar görür. Peki ya size bu gördüğümüz rüyaların bir yazıcıları var desem. Evet, evet yanlış okumadınız bir rüya yazıcısı. Çok garip geldi değil mi ilk gördüğümde bana da oldukça garip gelmişti.
22 bölümden oluşan bu eserde bizi neler bekliyor kısaca ondan da bahsedeyim. 858 adlı bir rüya yazıcısı bizi o saçma sapan, gerçek dışı rüyalar görmemizi sağlayan o yazarların evrenini tanıtıyor. 858 adlı rüya yazıcımız yani ana karakterimiz diğer yazıcılardan farkını daha ilk sayfasından ortaya koyuyor ve bizi o evrenin derin sularına bırakıyor.
Yer yer yazarla iç içe kaldığımız kısımlar da yok değil ve o açıklamalı, sohbet bölümleri de oldukça keyif aldığım bölümlerdi. Gündem de olan olaylara da yer verilmesi oldukça nokta atışı diyebileceğim bir değinmeye sahipti. Ne demişler izahı olmayan şeylerin mizahı olur :)
Yazarın kalemi hakkında söyleyebileceklerime gelecek olursak, akıcı bir kalem olmasının yanı sıra üslubu da farklı bir tarzda olsa da kolay ve keyifli bir okuma sağlıyor. İlk kez kalemiyle tanışmama rağmen devam kitaplarını da okurum dediğim bir yazar oldu.
Kalemi daim olsun diyerek yorumu burada bitiriyorum.