6 Ağustos 2021 Cuma

DÖVÜŞ KULÜBÜ/ Chuck Palahniuk


 ARKA KAPAK

İstenmeyen yağlar. Pahalı, butik sabunlar. Maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. Yalnızlık ve yabancılaşma. Tüketimin susmayan arsız çağrısı. Yalanlar ve yalanlar. Nefret ve öfke.

İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan Dövüş Kulübü, yeni binyılın eşiğinde geçen bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor. Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç bir adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'in felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, gecenin geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir dövüş kulübü ülkenin dört yanını saracaktır. Ama Tyler'in dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'in peşine takılır...


ALINTI

"Her gün işe gidiyorsun. Akşamları erken uyuyorsun ve bunun karşılığında aldığın tek şey koltuk takımı. Gerçekten acınası bir durumdasın."

"Ben, diyor Marla, insanların büyük bir aşkla sevdiği ve sonra bir saat ya da bir gün geçmeden kaldırıp attığı şeyleri seviyorum."

"Kurtar beni Tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar."

"Sevdiğimiz insanlar hakkında bilmek istemediğimiz o kadar çok şey var ki."

"Her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum. Ölümden geri dönüyordum."


YORUM

"Ancak her şeyinizi kaybettikten sonra özgür olursunuz."

Yeraltı edebiyatı pek tarzım olmasa da bu kült eseri oldukça merak ediyordum ve merakımı giderdim çok şükür :)

Açıkçası beklentim ne çok yüksekti ne de çok düşük. Bu zamana kadar okuma deneyimlerimden daha doğrusunu kült eserleri okuma deneyimlerimden yola çıkarak fazla beklentiyi yüksek tutmamak lazım. Diğer türlü kitap gerçekten harika olsa bile bana duygu dönüşü çok düşük geliyor. Evet bu kült eser olması gereken bir kitapmış diyemiyorum..

Kısaca konuyu özetlemeye çalışırsam eğer başlangıcı anlatıp içeriğe girmeyeceğim .. Prestijli bir otomobil firmasında iyi bir işi, bir apartmanın on beşinci katında geniş bir dairesi ve pahalı mobilyaları olmasına rağmen mutsuzluk içinde olan kahramanımız üstüne  insomnia yani uykusuzluk hastalığına yakalanmıştır. Doktor tavsiyesine uymak amacıyla değişik bir yol izler. 

İlk olarak sorununa çeşitli hastalıklara sahip (genellikle ölümcül)  insanların oluşturduğu destek gruplarına katılarak çözüm aramaya çalışır. Hangi destek grubuna katılırsa o hastalığa sahipmiş gibi davranıyor, insanların bitmeyen dertlerini dinlemek ona iyi geliyordur. Lakin katıldığı destek gruplarına kendisi gibi sağlıklı olan birinin daha varlığını fark eder. Marla Singer. Genç ve güzel kadın  Marla hakkında ilk edindiği izlenim düzenbaz biri olduğunu düşünür. Sanki insanları kendi kandırmıyormuş gibi.  Bu durumdan kurtulmak için çözüm olarak destek gruplarını paylaşma fikrini ortaya atar ama bir türlü uzlaşmazlar. Ve kahramanımız uykusuzluk sorunun çözümünü tekrardan kaybeder.

Karakterimizin hayatına Tyler Durden adında biri girer ve asıl olay burada başlamaktadır.

Yazarın bu eseri yazma amacını kesinlikle okurken hissettim ve ne kadar doğru yerlere değinmiş demekten kendimi alamadım ve bu eser ortaya çıkalı kaç sene geçmesine rağmen..

Tarihin sadece sayılar olarak değiştiğini, içeriğinin hep aynı kaldığı düşüncesi bu tarz kitaplar okudukça daha çok fark ediyorum. Bu bana göre oldukça kötü bir izlenim ve hissiyat bırakıyor. Evet güzel, olumlu şeyler olmasına rağmen kötümser tarafların hiç azalmaması aksine gittikçe çoğalması hiçbir insanın hoşuna gitmediği gibi benimde gitmiyor.

Esere geri dönecek olursam sonu beni oldukça şaşırttı gerçekten ters köşe olduğumu hissettim. Geriye dönüp bakınca aslında sonu hakkında ipuçları satır aralarında gizlenmişti. Ve bunu fark ettikten sonra kitaba karşı olan sevgim daha da arttığını söyleyebilirim.

Ayrıca yeraltı edebiyatı olduğundan argo kullanımı vardı elbette ama hem türü hem de içeriği bakımından beni rahatsız etmedi açıkçası. Ne kadar hoşlanmasam da bazı yapışmış tabirleri ister istemez sindirme durumu oluyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder