Sammy Mountjoy babasını hiç tanımadan yoksulluk içinde büyümüşse de, resimlerini Tate Gallery'nin duvarlarında görebilmiş yetenekli bir ressamdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşer ve işkence tehdidiyle karanlık bir hücreye kapatılır. Kör karanlığın, tecridin ve kendisini bekleyen akıbetin dehşetiyle geçmiş hayatını gözden geçirir. Hayatının anlamını aniden nasıl yitirdiğini, hangi hatasının onu bugün olduğu kişiye dönüştürdüğünü düşünür ve yön duygusunu yitirip kendi varoluşunun labirentine düşüşünü sorgulamaya koyulur. Sorumluluğu ne zaman başlamış, karanlık ne zaman çökmüştür? Sammy hayatında özgür iradesinin elinden bütünüyle kayıp gittiği anı tespit etmeye çalışır.
O anı hazırlayan olayların izini sürdüğü bu sorgulama, onu insan olmanın ne anlama geldiğine dair daha derin bir kavrayışa götürür. Golding dehasını bütünüyle edebiyatın hizmetine verdiği Serbest Düşüş'ü "Bir itiraf" olarak niteleyerek kendi hayatıyla Sammy'ninki arasındaki paralelliklere dikkat çekmişti.
ALINTI
"Yaşamak hiçbir şeye benzemez, çünkü her şeyi içine alır."
"Bir çağ, bir dünya, bir boyut nasıl tarif edilebilir ki?"
"İsyankar ve tecrit edilmiş olmanın, toplumun karşısına aldığı bir insan olmanın bana yaşattığı duyguları bugün bile içimde hissedebiliyorum."
"Ben çocukken masumdum ve masumiyetin ne olduğunu bilmiyordum; dolayısıyla mutluydum ve mutluluğun ne olduğunu bilmiyordum. Belki de insanoğlu bütün bütün bu renk paletini hiçbir zaman tecrübe etmiyor, zira tecrübe ettiği zaman o renkler ya geçmişte kalmış ya da başka birinin üzerine örtülmüş oluyor."
"Ben, sorumluluğun başlangıcını, karanlığın başlangıcını, kendi başlangıç noktamı arıyorum."
İnsanın en iyi anlayan kişi kimdir? Kendimiziz değil mi? Sammy Mountjoy 'un hikayesi de böyle başlamakta. Dinleyici de(kısmen) konuşmacı da kendisiydi. Şuan ki yaşamının getirilerinin sebebini anlamaya, sorunun nerede başladığını çözmeye çalışıyordu. Bunun için de acımasız bir eleştirmen bulmuştu. Kendisini..
Bir arayışın içindeyiz aslında. Ya başlangıçları, ya nedenleri ya da herhangi bir sonu.. Ben yaşadığım olumlu, olumsuz olayları veyahut yaşadığım duyguları yaşanılan olayı yazarak analiz etmeyi çok seviyorum. Ya andayken ya da günler geçtikten sonra. Bazı nedenleri daha net görmemi, neyin mutlu ettiğini veya üzdüğünü görmemi sağlıyor.
Nasıl gelmişti bugüne, buraya? Hatırlayabildiği çocukluk anılarından başlayarak hayatını gözden geçiriyordu. Peki ne için gözden geçirmeye karar verdi? Kime anlattığını, neden anlattığını bilmiyordu ama anlatıyordu. Masum bir çocukken şimdi olduğu adama nasıl dönüştüğünü anlamak için mi? Kendisini şuan ki bulduğu durumlardan kurtarmak ve son anını yaşadığını düşünerek kendince günah çıkartmak için mi? Yoksa kendisine bile itiraf etmediği bir neden mi vardı?
Bunlardan biri ya da hepsi olabilir. Belki de hiçbirisi mi?
Serbest Düşüş eseri, yazarın okuduğum ikinci eseri oldu. Birincisi tahmin edileceği üzere Sineklerin Tanrısı kitabı. Bu eserinde ki tasvirleri, üslubu hatırımda kaldığı kadarıyla diğer eseriyle oldukça farklı geldi. Belki de yazarın kendi yaşamını da kapsadığını bildiğim için ondan iz bulmaya çalışarak okuduğum için olabilir.
Kitap14 bölümden oluşuyor. İlk birkaç bölüm yazarın üslubu ve tasvirlerine alışmaya çalışmakla geçti. Daha sonrasında öyle bir akıcı hale geldi ki ne ara bitti anlayamadım.
Oldukça sevdiğim bir eser oldu. Kesinlikle fırsatını bulduğunuz anda kütüphanenize ekleyip okumalısınız.